Prenses Mavi ve Büyülü Orman
''Prenses Mavi ve Büyülü Orman'' Prenses Mavi, büyülü ormanda Kadim Turtla ile tanışır. Ormanın büyüsünün kaynağı olan kristali korumaya karar verirler. Büyülü Gardiyan'ın sınavlarını başarıyla geçerler. Mavi, kristalin gücüyle ormanı koruyarak krallığına döner ve yeni bir efsane olur.


Prenses Mavi ve Büyülü Orman
Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde, çok uzak diyarlarda, büyük bir krallık varmış. Bu krallığın en sevilen prensesi, adı Mavi olan, gülüşüyle herkesi mutlu eden bir kızmış. Mavi’nin saçları altın sarısı, gözleri ise gökyüzü kadar maviydi. Bu yüzden ona “Prenses Mavi” derlermiş.
Prenses Mavi’nin en büyük tutkusu, krallığının etrafındaki büyülü ormanda dolaşmakmış. Ormanda birbirinden farklı hayvanlar, sihirli bitkiler ve rengârenk çiçekler bulunurmuş. Bir gün, Mavi yine ormana gitmek için sabah erkenden uyanmış. Güneş daha doğmamışken ormanın derinliklerine doğru yol almış.
Ormanın içinde yürürken, Mavi, çok parlak bir ışık görmüş. Işığın kaynağına doğru ilerlemiş ve karşısına devasa bir ağaç çıkmış. Bu ağacın dallarında parıldayan sihirli meyveler varmış. Mavi, büyülenmiş gibi bu meyvelere bakarken, ağacın yanından ince bir ses duymuş:
“Hoş geldin, Prenses Mavi!”
Mavi, etrafına bakmış ama kimseyi görememiş. Ses yeniden duyulmuş, bu sefer daha yakından:
“Buradayım, aşağıya bak!”
Mavi aşağı baktığında, minik bir peri görmüş. Perinin kanatları gökkuşağı renklerinde parlıyormuş. Peri, “Benim adım Peri Lila,” demiş. “Bu ağaç, Büyülü Bilgi Ağacı’dır. Meyvelerinden birini yersen, hayatının en büyük macerasına atılacaksın.”
Mavi, heyecanla meyvelerden birini koparıp yemiş. Aniden kendini bambaşka bir dünyada bulmuş. Bu dünya, büyülü yaratıklarla doluymuş. Mavi, etrafına bakarken, bir unicorn ona doğru yaklaşmış. Unicornun boynuzu altın gibi parlıyormuş ve adeta konuşuyormuş gibi gözleriyle Mavi’ye bakıyormuş.
Unicorn, “Benim adım Altın Boynuz,” demiş. “Seni burada görmek ne büyük mutluluk, Prenses Mavi. Bu dünya, bizim dünyamızdır ve senin yardımına ihtiyacımız var.”
Mavi, Altın Boynuz’a ne olduğunu sormuş. Altın Boynuz, “Kötü Cadı Kara’nın büyüsü altındayız,” demiş. “O, bizim dünyamızı karanlığa boğdu ve sadece senin iyilik dolu kalbin bu büyüyü bozabilir.”
Mavi, hemen Altın Boynuz ile birlikte yola koyulmuş. Yolculukları boyunca, devasa ağaçların arasında yürümüşler, sihirli gölleri geçip, büyülü köprülerden geçmişler. Yolculukları sırasında, çeşitli büyülü yaratıklarla tanışmışlar ve hepsi Mavi’ye yardım etmeye söz vermişler.
Sonunda, Kötü Cadı Kara’nın kalesine varmışlar. Kale, yüksek dağların tepesinde, kara bulutların içinde kaybolmuş gibiymiş. Mavi, kaleye adım atarken, kalbinin hızla çarptığını hissetmiş ama asla korkmamış.
Kalenin içinde, Kötü Cadı Kara, Mavi’yi bekliyormuş. Kara, “Senin gibi küçük bir prensesin bana karşı gelemeyeceğini mi sanıyorsun?” diye kükremiş. Mavi, kararlılıkla, “Ben küçük bir prenses olabilirim ama kalbim iyilikle dolu,” demiş.
Mavi, kalbinin gücünü kullanarak Kara’nın üzerine yürümüş. İyilik dolu kalbi, kara büyüyü bozmaya başlamış. Kara, güçsüzleşirken, Mavi daha da güçlenmiş. Sonunda, Kara tamamen yok olmuş ve dünya yeniden aydınlanmış.
Altın Boynuz ve diğer büyülü yaratıklar, Mavi’yi kutlamışlar. Mavi, kalbinin gücünü ve iyiliğin her zaman kazanacağını bir kez daha anlamış. Peri Lila, Mavi’yi büyülü ağaca geri götürmüş ve Mavi, kendi dünyasına dönmüş.
Krallıkta herkes, Prenses Mavi’nin maceralarını dinlerken hayran kalmış. Mavi, artık sadece bir prenses değil, aynı zamanda bir kahraman olarak anılmaya başlamış.
Ve Mavi, her gece yatmadan önce, kalbinin derinliklerinde iyiliğin ve cesaretin ne kadar önemli olduğunu hatırlayarak uykuya dalarmış.
Prenses Mavi, Kara’yı yenip krallığına döndükten sonra, herkes ona hayran kalmış ve onun cesaretine övgüler yağdırmış. Ancak Mavi, hala büyülü ormana gitmekten vazgeçmemiş. Orada keşfedilecek daha çok şey olduğuna inanıyormuş.
Bir gün, Mavi yeniden büyülü ormana gitmiş. Bu sefer yanında Altın Boynuz da varmış. İkisi birlikte, ormanın daha önce keşfedilmemiş bölgelerine doğru ilerlemişler. Yolculukları sırasında, karşılarına hiç görmedikleri yeni yaratıklar çıkmış. Bunlardan biri, devasa bir kaplumbağa olan Kadim Turtla’ymış. Kadim Turtla, yaşlı ve bilge bir yaratıkmış ve ormanın en derin sırlarını biliyormuş.
Kadim Turtla, Mavi ve Altın Boynuz’a, ormanın en derinlerinde, zamanın başlangıcından beri saklı olan bir kristalden bahsetmiş. Bu kristal, ormanın tüm büyüsünün kaynağıymış ve eğer yanlış ellerde olursa, orman yok olabilirmiş.
Mavi ve Altın Boynuz, kristali korumaya karar vermişler. Kadim Turtla, onlara rehberlik ederek, kristalin saklandığı mağaraya götürmüş. Mağaranın içinde, binbir türlü tuzak ve engel varmış. Mavi ve Altın Boynuz, cesaretlerini ve zekalarını kullanarak bu engelleri aşmışlar.
Sonunda kristale ulaştıklarında, kristalin yanında, daha önce hiç görmedikleri bir varlıkla karşılaşmışlar. Bu varlık, ormanın koruyucusu olan Büyülü Gardiyan’mış. Büyülü Gardiyan, Mavi’nin kalbinin saflığını ve cesaretini test etmiş. Mavi, tüm sınavları başarıyla geçerek, kristali korumaya layık olduğunu kanıtlamış.
Büyülü Gardiyan, Mavi’ye kristalin gücünü nasıl kullanacağını öğretmiş. Mavi, bu gücü kullanarak, ormanın tüm sakinlerinin daha güvenli ve huzurlu bir yaşam sürmesini sağlamış. Artık orman, Mavi’nin koruyuculuğunda, daha parlak ve sihirli bir yer haline gelmiş.
Prenses Mavi, krallığına döndüğünde, ormanda yaşadığı bu yeni macerayı anlatarak herkesi yeniden hayran bırakmış. Onun cesareti ve iyiliği, krallığın dört bir yanında efsane olmuş.
Evet çocuklar bu masalımızda burada bitti. Sizde Uzun Hikayeler yazarak tarafımıza gönderebilirsiniz. Gönderdiğiniz masallar sayesinde binlerce çocuk masal okuyarak uyuyacak. Masal göndermek için aşağıda ki resme tıklayabilirsiniz.