Küçük Arıcı ve Altın Çiçek
Can, köyünde dedesinden arıcılığı öğrenirken, Altın Çiçek adlı efsanevi bir çiçeğin hikayesini duyar. Çiçeği bulmak için ormana gider ve yol boyunca arıların rehberliği, bir kaplumbağaya yardım etmesi ve doğaya olan saygısıyla sınanır. Altın Çiçek’i koparmak yerine ona bal sunar ve bir tohum alır. Tohumdan yetişen Altın Çiçekler köye mutluluk getirir ve Can, doğaya saygının önemini herkese öğretir.

Küçük Arıcı ve Altın Çiçek
Bölüm 1: Köydeki Arıcı Dedem
Bir varmış, bir yokmuş… Yeşil tepelerle çevrili küçük bir köyde, Can adında meraklı ve çalışkan bir çocuk yaşarmış. Can, özellikle yaz aylarını dedesi Hasan ile birlikte geçirirmiş. Hasan Dede, köyün en iyi arıcısı olarak tanınırmış. Arı kovanlarının bulunduğu bahçesi, rengârenk çiçeklerle doluymuş ve bu çiçekler köyün en güzel ballarını üretirmiş.
Bir gün Can, dedesine bakarak, “Dede, bu ballar neden bu kadar lezzetli?” diye sormuş. Dedesi, yaşlı gözleriyle gülümsemiş ve şöyle demiş:
“Çünkü arılar, çalışkan ve uyumlu yaratıklardır. Onlar en güzel çiçekleri bulur, doğanın düzenine zarar vermeden çalışırlar. Biz de doğaya saygılı olursak, o bize en güzel hediyeleri verir.”
Can hayranlıkla dinlemiş. Dedesi ona arıların nasıl çalıştığını, her bir arının kovan için nasıl çaba gösterdiğini anlatmış. Can, arıcılık hakkında öğrendiği her şeyi dikkatle dinliyor ve bir gün dedesi gibi olmayı hayal ediyormuş.
Bölüm 2: Altın Çiçeğin Hikayesi
Bir akşamüstü, kovanların yanında otururlarken Hasan Dede Can’a eski bir hikaye anlatmaya başlamış:
“Bir zamanlar, bu köyün tarlalarında Altın Çiçek adında sihirli bir çiçek yetişirdi. Bu çiçekten alınan nektar, arıların yaptığı ballara eşsiz bir tat ve şifa katardı. Ama insanlar doğayı hoyratça kullanmaya başladığında, Altın Çiçek kayboldu. Şimdi onun sadece ormanın derinliklerinde yetiştiği söyleniyor.”
Can, bu hikayeyi duyunca heyecanlanmış. “Altın Çiçek’i bulabilir miyim, dede?” diye sormuş. Hasan Dede, “Bu kolay bir iş değil, Can. Ormana gitmek zordur, ama sabırlı ve dikkatli olursan, doğa sana yol gösterebilir,” demiş.
Can, dedesinin sözlerini kalbine yazmış. O gece uyuyamadı ve Altın Çiçek’i bulmanın hayalini kurdu.
Bölüm 3: Yolculuk Başlıyor
Ertesi sabah, Can erkenden kalkmış. Dedesi ona bir bal kavanozu, bir su matarası ve eski bir harita vermiş. Haritada Altın Çiçek’in ormanın en derin noktasında olduğu işaretlenmişti. Can, dedesinden aldığı cesaretle yola koyulmuş.
Yolda kuşların şarkılarını dinlemiş, rengârenk çiçeklere bakmış ve içinden, “Altın Çiçek’i bulursam dedeme en güzel hediyeyi vermiş olacağım,” diye düşünmüş. Ancak ormana yaklaştığında hava değişmiş. Ağaçlar birbirine daha yakın duruyor, güneş ışıkları yere zor ulaşıyormuş. Ormanın derinliklerine girdikçe sessizlik artmış.
Küçük arıcı Can, bir yandan heyecanlı, bir yandan biraz korkmuş. Ama içindeki merak ve cesaret onu ilerlemeye itmiş.
Bölüm 4: Arıların Yardımı
Ormanın derinliklerinde Can, bir arı sürüsüyle karşılaşmış. Bu arılar, sanki bir şeyi işaret eder gibi bir çiçekten diğerine uçuyormuş. Can, onların ne yaptığını izlerken, arılardan biri kanatlarını hızla çırpıp ileriye doğru uçmuş.
“Beni takip etmemi mi istiyorsun?” diye sormuş Can. Arı, kanat çırparak sanki “Evet” der gibi hareket etmiş. Can, arıyı takip etmeye başlamış. Yolculuk zorlaşmış; karşısına büyük bir dere çıkmış. Dereyi geçmek için büyük taşların üzerinden dikkatlice yürümek zorundaymış.
Arılar, Can’ın önüne konuyor ve hangi taşı kullanması gerektiğini gösteriyormuş. Can, arılara teşekkür ederek karşıya geçmiş. “Siz olmasaydınız bunu yapamazdım,” demiş ve yoluna devam etmiş.
Bölüm 5: Ormanın Sınavı
Can, ormanın daha da derinlerine ilerlerken yaşlı bir kaplumbağa ile karşılaşmış. Kaplumbağa, derin bir çukurun kenarında sıkışıp kalmış ve hareket edemiyormuş. Can hemen onun yanına gitmiş ve “Merak etme, seni buradan çıkaracağım,” demiş.
Can, çukurun etrafındaki taşları dikkatlice kaldırmış ve kaplumbağayı özgür bırakmış. Kaplumbağa, ona dönüp konuşmaya başlamış:
“Senin gibi yardımsever bir çocuk, Altın Çiçek’i bulmayı hak eder. Yolun devamı için sol taraftaki patikayı takip et. Ama unutma, doğaya her zaman saygılı ol.”
Can, kaplumbağaya teşekkür etmiş ve gösterilen yoldan ilerlemiş.
Bölüm 6: Altın Çiçeği Bulmak
Sonunda Can, haritadaki işaretli yere ulaşmış. Büyük bir açıklığın ortasında, güneş ışığı altında parlayan bir çiçek görmüş. Altın Çiçek, gerçekten büyüleyici bir güzellikteymiş. Can heyecanla çiçeğin yanına gitmiş, ama bir ses onu durdurmuş:
“Bu çiçeği almak için doğaya zarar vermemen gerekiyor. Eğer çiçeği koparırsan, onun büyüsü kaybolur.”
Can bir an durmuş, sonra dedesinin sözlerini hatırlamış: “Doğaya saygılı olmalısın.” Bunun üzerine Can, çiçeği koparmak yerine, yanında getirdiği bal kavanozunu çiçeğin dibine koymuş. “Bu, arılar için,” demiş.
Çiçek, parlamaya başlamış ve Can’a minik bir tohum bırakmış. Çiçek, “Bu tohumla kendi Altın Çiçeğini yetiştirebilirsin. Ama ona iyi bakmalısın,” demiş.
Bölüm 7: Köye Dönüş
Can, Altın Çiçek’in tohumunu alarak köyüne dönmüş. Dedesi, onu sevinçle karşılamış. Can, dedesine olanları anlatmış ve birlikte tohumları bahçelerine ekmişler. Birkaç ay içinde, bahçede Altın Çiçekler yetişmeye başlamış.
Altın Çiçek’lerden yapılan bal, köydeki herkesin mutluluğunu artırmış. Köylüler, doğaya zarar vermemeleri gerektiğini öğrenmiş ve Can, köyün kahramanı olmuş.
Evet çocuklar Küçük Arıcı ve Altın Çiçek adlı masalımızda burada bitti. Sizde Küçük Arıcı ve Altın Çiçek gibi Uzun Hikayeler yazarak tarafımıza gönderebilirsiniz. Gönderdiğiniz masallar sayesinde binlerce çocuk masal okuyarak uyuyacak. Masal göndermek için aşağıda ki resme tıklayabilirsiniz.




