Klasik Masallar
-
Altın Yumurtlayan Tavuk Masalı
Altın Yumurtlayan Tavuk Bir varmış, bir yokmuş…Uzak diyarların birinde, çiçeklerle süslenmiş küçük bir köy varmış. Bu köyde, Ali adında fakir ama çalışkan bir adam yaşarmış. Ali sabahları erkenden uyanır, tarlada çalışır, akşam olunca yorgun ama umut dolu bir şekilde evine dönermiş. Evinde sadece yaşlı annesi ve birkaç tavukla yaşarmış. Bu tavuklardan biri, diğerlerinden biraz farklıymış. Tüyleri bembeyaz, gözleri parıldayan, sakin…
Devamını Oku » -
Keloğlan ile Dev
Keloğlan ile Dev Bir varmış, bir yokmuş… Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, uzak bir köyde Keloğlan adında tatlı mı tatlı, akıllı mı akıllı bir delikanlı yaşarmış. Keloğlan’ın annesiyle küçük bir evleri varmış. Fakir ama mutluymuşlar. Bir gün annesi, “Oğlum, ormandan odun getir, eve ekmek alacak paramız kalmadı” demiş. Keloğlan baltasını alıp ormana doğru yola çıkmış. Ormanda odun toplarken büyük,…
Devamını Oku » -
Keloğlan ve Gül Ağacı
Keloğlan ve Gül Ağacı Bir varmış, bir yokmuş… Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, saçları dökülmüş, gönlü güzel bir Keloğlan yaşarmış. Bu Keloğlan, annesiyle birlikte küçük bir köyde, kerpiçten bir evde otururmuş. Çok fakirlermiş ama Keloğlan her zaman neşeli ve yardımsever bir çocukmuş. Annesi ne derse yapar, herkesle iyi geçinirmiş. Bir gün Keloğlan’ın annesi ona seslenmiş: “Keloğlan, bahçemizdeki güller soldu.…
Devamını Oku » -
Altın Kıyafetli Şövalye
Altın Kıyafetli Şövalye Bir varmış, bir yokmuş… Uzak diyarlarda, masmavi gökyüzünün altında, yemyeşil ormanlarla çevrili bir krallık varmış. Bu krallığın adı Işıklar Krallığı‘ymış ve burada herkes mutlu ve huzurlu bir yaşam sürermiş. Ancak krallığın en derin ormanında, sadece en cesur şövalyelerin girebildiği bir mağara varmış. Efsaneye göre, bu mağaranın en derin köşelerinde altın bir zırh gizleniyormuş. Bu zırhı giyen kişi,…
Devamını Oku » -
Uçan Halının Gizemi
Uçan Halının Gizemi Bir varmış, bir yokmuş… Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, uzak mı uzak bir köyde, küçük bir çocuk yaşarmış. Bu çocuğun adı Ali’ymiş. Ali, meraklı ve cesur bir çocukmuş. Her gün ormanda dolaşır, yeni şeyler keşfetmeye bayılırmış. Bir gün, köyün pazarında gezerken, rengârenk halıların serildiği bir tezgâh dikkatini çekmiş. Tezgâhın başında yaşlı bir adam oturuyormuş. Adamın yüzü…
Devamını Oku » -
Kızıl Şato’nun Laneti
Kızıl Şato’nun Laneti Bir zamanlar, uzak diyarlarda, herkesin uzaktan bakıp hayran kaldığı görkemli bir şato varmış. Bu şato, yüzyıllar önce güçlü bir kral tarafından inşa ettirilmiş ve tüm krallık burada toplanır, mutlu zamanlar geçirirmiş. Şato, kırmızı tuğlalarla örüldüğü için “Kızıl Şato” olarak anılırmış. Ancak, bir gün kibirli ve kötü kalpli bir büyücü, bu güzel şatoyu kıskanmış ve ona bir lanet…
Devamını Oku » -
Denizkızının İncisi
Denizkızının İncisi Bir zamanlar, güneşin doğarken denizin üzerine altın ışıklar saçtığı uzak diyarlarda, Mercanlar Krallığı adında bir su altı krallığı vardı. Bu krallık, tüm okyanus canlılarının uyum içinde yaşadığı, mercanların renkli dallarının arasında inci gibi parıldayan balıklarla doluydu. Krallığın en değerli hazinesi ise, adı dillerden dillere dolaşan İnci Taşıydı. Bu taş, yalnızca en saf kalbe sahip olanın kullanabileceği, efsunlu bir…
Devamını Oku » -
Ormanlar Kralı Aslan ve Küçük Tavşan
Ormanlar Kralı Aslan ve Küçük Tavşan Bir varmış bir yokmuş, uzak diyarların birinde, yemyeşil ormanlarla kaplı bir ülke varmış. Bu ormanda her türlü hayvan barış içinde yaşarmış. Ormanın kralı ise, güçlü ve adaletli Aslanmış. Herkes ona büyük saygı duyar ve onu çok severmiş. Bir gün, ormanda küçük ve sevimli bir tavşan doğmuş. Bu tavşanın adı Minikmiş. Minik Tavşan, büyüyüp ailesiyle…
Devamını Oku »
