Emanet Sandığı
Yusuf, dedesinden "emanet sandığı" alarak başkalarına güvenilir olmanın değerini öğrenir. Arkadaşlarının eşyalarını sandığında saklar ve her emanetin kendisine duyulan güveni temsil ettiğini anlar. Kuzeni ondan emaneti ödünç istediğinde, emanete sahip çıkmanın önemini gösterir. Yusuf, bu deneyimle güvenilir olmanın değerini kavrar ve herkesin takdirini kazanır.

Emanet Sandığı
Bir zamanlar, yemyeşil bir köyde yaşayan Yusuf adında küçük bir çocuk vardı. Yusuf’un yüreği sevgi doluydu ve köyde herkes ona güvenir, ona sevgiyle yaklaşırdı. Bir gün, Yusuf’un dedesi, elinde eski ve güzel işlemelerle süslenmiş bir sandıkla çıkageldi.
“Dede, bu sandık da ne?” diye sordu Yusuf, sandığın parlak kaplamasına hayran hayran bakarken.
Dedesinin yüzünde bilgece bir gülümseme belirdi. “Bu, bir emanet sandığı, Yusuf,” dedi. “Bu sandığa, başkalarının bize emanet ettiği, yani korumamız için bıraktığı değerli eşyaları koyarız. Emanet, bizden bir başkasına geri verilene kadar büyük bir özenle korunur.”
Yusuf merakla, “Ama dede, neden bir şeyleri emanet ediyorlar? Emanet ne demek?” diye sordu.
Hasan Dede, Yusuf’un sorusunu dikkatle dinledikten sonra, yumuşak bir sesle açıkladı. “Emanet, birine güvenip bırakılan şey demektir, evlat. Emaneti korumak büyük bir sorumluluktur; çünkü emanet edilen şey, bize ait değildir, sadece geçici bir süre bizde kalır. İşte bu yüzden ona gözümüz gibi bakmalıyız.”
Yusuf, dedesinin söylediklerinden çok etkilenmişti. “Peki dede, bu sandık benim olsa, ben de emanete sahip çıkabilir miyim?” diye sordu heyecanla.
Dedesinin yüzüne sevgi dolu bir bakış yerleşti. “Elbette, Yusuf. Sana ilk emanetini vereyim o halde,” dedi ve cebinden küçük bir anahtar çıkardı. “Bu anahtar benim emanetim olsun. Onu iyi koru, tamam mı?”
Yusuf, dedesinin emanetine gözü gibi bakmaya söz verdi. Anahtarı sandığa dikkatle yerleştirdi ve “Söz veriyorum, dede. Bu anahtarı hep koruyacağım!” dedi.
Yusuf’un İlk Emaneti
Ertesi gün, Yusuf bahçede oyun oynarken en yakın arkadaşı Ali yanına geldi. Ali, elinde küçük bir oyuncak araba tutuyordu ama yüzünde üzgün bir ifade vardı. “Yusuf,” dedi Ali yavaşça, “Bu oyuncak araba benim en sevdiğim oyuncağım ama biraz bozuldu. Tamir ettirmem gerekene kadar ona göz kulak olur musun?”
Yusuf’un gözleri parladı. “Tabii ki, Ali! Onu emanetime alırım,” dedi. Oyuncak arabayı dikkatlice emanet sandığına yerleştirdi ve sandığın kapağını yavaşça kapatırken kendi kendine şöyle düşündü: “Bu araba bana ait değil, Ali’nin en sevdiği oyuncağı. Ona zarar gelmemesi için çok dikkat edeceğim.”
Günler geçtikçe Yusuf, sandığı her açtığında oyuncak arabaya göz atıyor, ona iyi bakıyor ve sahibine geri vereceği günü bekliyordu. Bir hafta sonra Ali geri gelip arabasını almaya geldiğinde Yusuf, arabayı ona uzattı. “Emanetin bende güvendeydi, Ali,” dedi gururla.
Ali gülümseyerek, “Teşekkür ederim Yusuf! Sen gerçekten güvenilir bir dostsun,” dedi.
Yeni Emanetler ve Güvenilirlik
Yusuf’un emanet sandığı, kısa sürede köydeki diğer çocukların eşyalarıyla dolmaya başladı. Okuldan arkadaşı Ayşe ona mavi bir kalem emanet etti, komşu teyze gözlüğünü, bir diğer arkadaşı ise en sevdiği topunu. Yusuf her gün sandığına bakıyor, emanet edilen her eşyaya göz kulak oluyordu.
Bir gün dedesi ona güzel bir hikaye anlattı: “Sevgili Peygamberimiz (s.a.v), insanların en güveniliriydi, Yusuf. Ona her türlü emanet verilirdi, çünkü herkes onun emanete nasıl sahip çıktığını bilirdi. Biz de O’nun gibi güvenilir olmalıyız.”
Yusuf bu hikayeden çok etkilendi. “O zaman ben de her zaman emanete sahip çıkacağım ve güvenilir bir insan olacağım, dede,” dedi kararlılıkla.
Zor Bir Karar
Bir gün Yusuf’un arkadaşı Mehmet, ona çok sevdiği bir kitabı getirdi. “Bu kitap benim için çok özel, Yusuf. Sana emanet etmek istiyorum,” dedi Mehmet. Yusuf kitabı sandığa dikkatlice koydu ve her gün ona bakarak güvende olduğundan emin oldu.
Bir süre sonra Yusuf’un kuzeni ziyarete geldi. Emanet sandığını fark eden kuzeni, içindeki kitaba hayran kaldı. “Bu kitabı çok merak ettim, Yusuf. Lütfen bana birkaç günlüğüne ödünç ver,” dedi.
Yusuf, kuzenine karşılık vermekte zorlandı. Kuzenini çok seviyordu ama kitabın ona ait olmadığını da biliyordu. Dedesinin ona öğrettiği emanete sahip çıkma kuralını hatırladı. Sonunda nazik bir sesle, “Bu kitap bana ait değil, Mehmet’e ait bir emanet. Ona gözüm gibi bakmalıyım ve izin almadan veremem,” dedi.
Kuzeni, Yusuf’un kararlılığını görünce ona saygı duydu ve “Sen gerçekten güvenilir birisin Yusuf, emanete sahip çıkmanın ne demek olduğunu biliyorsun,” dedi.
Emanet Sandığı’nın Anlamı
O günden sonra, Yusuf emanet sandığını her açtığında içinde sadece eşyaları değil, ona duyulan güveni de görmeye başladı. Emanet sandığı, ona güvenilir olmanın güzelliğini ve başkalarına karşı sorumluluğunu hatırlatıyordu.
Bir akşam dedesi ona şöyle dedi: “Yusuf, emanete sahip çıkmanın önemini öğrendiğini görmek beni çok mutlu ediyor. Bu sandık, başkalarının sana olan güvenini simgeliyor. Bir emanet korunduğunda, o güven büyür ve insanlar birbirine daha çok güvenir.”
Yusuf, dedesine sarıldı ve “Dede, artık anlıyorum. Emanet sadece bir eşya değil, bize duyulan güvendir. Ben de her zaman emanete sahip çıkacağım,” dedi.
Ve böylece Yusuf, köyde herkesin güvenini kazanmış, güvenilir bir çocuk olarak büyüdü. Emanet sandığı ise, onun için sadece eşyaları değil, kalbindeki sadakati ve güvenilirliği simgeleyen değerli bir hatıra olarak kaldı.
Evet çocuklar Emanet Sandığı adlı masalımızda burada bitti. Sizde Dini Hikayeler yazarak tarafımıza gönderebilirsiniz. Gönderdiğiniz masallar sayesinde binlerce çocuk masal okuyarak uyuyacak. Masal göndermek için aşağıda ki resme tıklayabilirsiniz.
